Bulut Bilişim nasıl çalışır? (How Cloud Computing works?)
By admin | Kasım 4, 2010
Bulut bilişimin çalışma mantığını anlatan güzel bir video
Topics: Genel | No Comments »
Microsoft Bulut Bilişim Zirvesi
By admin | Kasım 4, 2010
Aşağıdaki linkten diğer partlara ulaşabilirsiniz
Topics: Genel | No Comments »
Cloud Computing Risk Değerlemesi
By admin | Aralık 11, 2009
Cloud Computing hakkında öneri ve risklerin yer aldığı, Cloud Computing’in faydalarının anlatıldığı rapor, ENISA (Avrupa Birliği Ağ ve Bilgi Güvenliği Ajansı) tarafından hazırlanmış. Şu linkten bakabilirsiniz.
http://www.enisa.europa.eu/act/rm/files/deliverables/cloud-computing-risk-assessment
Topics: Genel | 2 Comments »
Bulutta Bilişim
By admin | Kasım 23, 2009
Bahse girerim, şu anda bile e-posta kutunuzda silinmiş-silinmemiş mesajlarınızın en az 10’unun başlığında “cloud” (bulut) kelimesi bulunuyor olmalı. Bing ve Google 30 milyondan fazla sayfa endekslemiş “cloud computing” kelimeleriyle. Cloud Computing kavramını öğretmek için son bir yıl içinde 21 uluslararası konferans düzenlenmiş bulunuyor. Aynı konuda ulusal veya bölgesel toplantıların sayısı bini geçiyor. Bu toplantıların çoğu paralı ve paralı olanların en ucuzu 100 dolar civarında!
Ki ortada henüz Cloud Computing diye kullanılır bir şey yok! Ama olacak ve küçülen ekonomiler çağında, azalan IT harcamaları döneminde, siyasetçilerin “Bitti!”, ekonomistlerin “Henüz yeni başlıyor!” dedikleri ekonomik kriz ortamında, Cloud Computing, hayatımızı kurtaracak!
Peki Cloud Computing nedir? Bu sorunun cevabını Moliere’in Türkçe’ye “Kibarlık Budalası” adıyla çevrilmiş ve defalarca sahnelenmiş olan Le Bourgeois Gentilhomme (Burjuva Beyefendi) isimli tiyatro eserinin kahramanı, aristokratlar gibi kibar olmaya çalışan görgüsüz yeni-zengin Mösyö Jourdain verebilir. Bu oyunun unutulmayan diyalogunda öğretmeni Jourdain’e, şiir dili olan “nazım” ile konuşma dili olan “nesir” arasındaki farkı anlatır. Bir türlü şiiri beceremeyen Jourdain sevinçle haykırır:
“Meğer ben hayatım boyunca nesir konuşuyormuşum!”
Aynı hesapla belgelerimiz, muhasebe kayıtlarımız ve veritabanlarımız yerel ağlardan ağlar-arası-ağ’a (Internet’e) taşındığından bu yana biz aslında Cloud Computing yapıyorduk, ama çoğunlukla bunun farkında değildik. Peki aşağı yukarı 30-40 yıldır yaptığımız bir iş şimdi nasıl olacak da bizi tabir yerinde ise “kurtaracak” sihirli uygulama oldu? Ya da “olacak”? Mösyö Jourdain’in günlük konuşması ile bir edebiyatçının nesir’i arasındaki fark gibi, bizim yapageldiğimiz online veya Internet-tabanlı bilişim işlerimizle, Cloud Computing diye özetlenen “buluş” arasında ufak bir-iki fark var.
Farklara geçmeden önce, şu Cloud Computing teriminden kurtulalım, isterseniz. Doğrudan çeviri yaparsak “Bulut Bilişimi” olabilir; ama bu çevriye anlam kazandırmak için İngilizce terimin nereden geldiğine bakabiliriz.
Kaynaklar, “bulut” benzetmesinin, 1990’larda telli-telefon ağlarının karmaşıklığına, veya enter-konnekte oluşuna işaret etmek için bir benzetme olarak kullanıldığını, bu tür telekom ağlarına “telekom bulutu” dendiğini yazıyorlar. Nitekim, IP şemasını açıklamak için kara tahtanın başına geçen hemen her öğretmen, tahtanın bir ucuna istemci bilgisayarı, öteki ucuna sunucu sistemi çizer, araya da bir bulut resmi yapardı! Çünkü IP ve TCP protokollerinin çalışma şeklini düşünürseniz, Internet’te istemci ve sunucu bilgisayarların arasındaki bağlantının nasıl bir rota izlediğini resmetmenin tamamen imkansız olduğunu hatırlayacaksınız. Dolayısıyla, istemci ile sunucu arasındaki ilişkinin orta yerine çizilen bulut resmi, şu anlama geliyordu:
“Her ne kadar bu noktadan şu noktaya nasıl gidildiğini tam olarak bilemesek de, bildiğimiz bir şey var ki, istemciden sunucuya sunucudan istemciye bulut gibi sınırları belirsiz bir ortamdan geçip giden ve dönüp gelen bir bağlantı vardır!”
Gerçekten öyle idi; TCP ve IP protokolleri, bir noktadan ötekine gidip gelen bağlantının hiç bir zaman kesilmemesi ilkesine dayanıyordu (YouTube’u veya MySpace’i yasaklayabileceğini zanneden yürütme ve yargı erklerinin kulakları çınlasın!) ve bu ilkenin uygulanması, sunucu-istemci bağlantısının herhangi bir anda nereden geçtiğini bilmeyi imkansız—aslında, gereksiz—hale getiriyordu. Bize yeten bilgi, eğer herhangi iki nokta arasındaki bağlantı kesilecek olursa, redundant (gerekenden fazla) bağlantılardan bir diğerinin devreye gireceği ve mesajımızın bu bağlantı üzerinden akmaya devam edeceğinden ibaretti.
Hakkı Öcal
Topics: Genel | 5 Comments »